Yaşamınızı Sadeleştirmek Sağlığınızın Anahtarı Olabilir

Yaşamınızı Sadeleştirmek Sağlığınızın Anahtarı Olabilir

Dünyanın en çok okunan kitaplarının başında gelen “Küçük Prens”in yazarı Antoine De Saint Exupéry, ‘‘Mükemmelliğe, eklenecek bir şey kalmadığında değil, çıkarılacak bir şey kalmadığında erişilir.” demiş. Belki de sağlığımızı mümkün olan en iyi haline ulaştırmak, yani her bireyin kendisi için erişebileceği en mükemmel hale getirmek için hayatımızın her alanını sadeleştirmek en uygun çözüm olabilir. Aslında bu önermeyi destekleyecek bilimsel kanıtlar elimizde mevcut. Nasıl mı? Anlatayım…

Çağdaş yaşam tarzı bizi dünyayı yakalamaya, oradan oraya koşturup durmaya, sayısız dijital girdiye maruz kalmaya zorluyor. Çoğumuzun evi uzun süredir kullanmadığımız eşyalarla, giysilerle dolu. Çalışma masamızın üzeri ya da bilgisayarımız ne zaman oraya koyduğumuzu bile hatırlamadığımız birçok şey ile şişmiş durumda. Market alışverişinde gıda içeriğinde adını bile bilmediğimiz onlarca madde olan paketli gıdaları alıp tüketiyoruz. Çoğumuz, düzenli bir yürüyüş ya da hafif tempo koşu bile yapmazken, her yıl binlerce lirayı çok azımızın düzenli gitmeyi becerdiği fitness salonlarına ve onların yepyeni egzersiz aletlerine harcıyoruz.

Aslında yaşamımızı basitleştirmemizin sağlığımız üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair çok sayıda kanıt bulunuyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Uyku Vakfı’na göre geceleri elektronik cihazları kullanmak:

• Gerçekten uykuya daldığınız zamanı geciktirme eğilimi gösterir, bu da uyku süresini azaltır.

• Zihninizi uyarır ve uykuya dalmayı zorlaştırır.

• Elektronik cihazların yanında uyurken sesler ve yanıp sönen ışıklar istenmeyen uyanmalara neden olabilir.

• Birçok cihazın yaydığı mavi ışık, uykuyu kolaylaştıran bir hormon olan melatoninin doğal üretimini bozar ve sirkadiyen ritminize zarar verebilir.

Bu sebeple artık elektronik cihazların uykudan 1-2 saat önce kapatılması ve tüm elektronik cihazların yatak odalarımızın dışında tutulması yönünde ortak bir anlayış var.

2018'de 846 kişi üzerinde yapılan bir çalışma, kişilerin dijital istifleme yani gelen içerikleri bilgisayarda saklama alışkanlıkları ile katılımcıların bildirdiği stres seviyeleri arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koydu.

2021’de yapılan bir çalışma istfileme sorunu olanların daha yüksek oranda uykusuzluk ve uyku kalitesi bozukluğu bildirdiklerini, uyku sorununun istifleme sorunu ciddiyeti ile paralellik gösterdiğini ortaya koydu.

 

2016’da Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir çalışma, haftada 55 saat veya daha fazla çalışmanın, haftada 35-40 saat çalışmaya kıyasla tahminen %35 daha yüksek inme riski ve %17 daha yüksek iskemik kalp hastalığından ölme riski taşıdığını gösterdi. 2018’de yapılmış bir çalışma, 1 gün tatil yapan deneklerin daha düşük düzeyde olumsuz duygulanım ve daha yüksek düzeyde zindelik bildirdiğini, olumlu duygulanım ve duyuları gözlemleme, düşünce ve duyguları tanımlama ve duygulara tepki vermeme ile ilgili farkındalık bildirdiklerini saptadı. 2000 yılında yapılan bir çalışma ise 9 yıl boyunca takip edilen 12.000’in üzerinde kronik kalp hastalığı riski yüksek olan orta yaşlı erkeklerin yıllık tatil sıklığının, tüm nedenlere bağlı ölüm riskiyle, daha spesifik olarak kronik kalp hastalıklarına atfedilen ölüm oranıyla arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu gösterdi. Tatilin uyku ve stres düzeyi üzerinde de olumlu etkileri olduğuna dair bilimsel çalışmalar mevcut.

Şöyle bir durup düşünün: Tatil nedir ki? Rutininize ara vermek, sevdiklerinizle vakit geçirmek, kendinizle başbaşa kalmak, yaşamak için etrafınızdaki çoğu şeye ihtiyacınız olmadığını fark etmek...

Egzersizin her kronik hastalık üzerinde etkili olduğu kanıtlanmıştır. Yine de yetişkinlerin %50'sinden daha azı önerilen fiziksel aktivite gereksinimlerini karşılamaktadır. Pek çoğumuz devamlılık göstermediğimiz fitness merkezlerine ve çoğunu kullanmadığımız egzersiz aletlerine binlerce lira ödüyoruz.

Oysa 2022 tarihli bir meta-analiz, basit spor kıyafetler dışında bir şey gerektirmeyen doğada yapılan yürüyüşün zihinsel sağlığı etkili bir şekilde iyileştirdiğini, depresyon ve kaygıyı olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Daha da öteye gidersek Japonya’dan çıkmış bir yöntem olan Shinrin-yoku, Orman Banyosu’nun insan bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserler üzerinde önleyici bir etkisi olduğunu, kan basıncını, kalp atış hızını, stres hormonlarını ve kaygı, depresyon, öfke, yorgunluk halini azalttığı bildirilmektedir.

Günümüzde milyonlarca insan büyük kısmının etkinliği ve insan sağlığı üzerinde etkisi kesin olmayan diyet programları uyguluyor. Oysa yapılan birçok bilimsel çalışmada en etkili, sağlık açısından en faydalı diyet olarak Akdeniz Tipi Diyet en üst sırada yer almaktadır. Bu diyetin özelliği çoğunlukla bitkisel ağırlıklı, hepimizin isimlerini çok iyi bildiği tam gıdaların ağırlıklı olarak kullanılmasıdır.

Yine de 2021 yılında yapılan bir araştırma, insanların enerji alımını %10 ila %50 arasında değişen oranlarda ultra işlenmiş gıdalardan karşıladığını ortaya koymaktadır. Ultra işlenmiş gıdalar beslenmemizin doğal bir parçası olmayan bileşenler eklenerek lezzetli olması ve tüketilmesi için özel olarak tasarlanmış gıdalardır. Aslında 1950'lerden önce ortada bile yoktular. Yapılan bilimsel çalışmalar ultra işlenmiş gıdalar ile kalp hastalıkları, diyabet, kanser, obezite gibi kronik hastalıklar arasında belirgin bir ilişki olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır.

Tüm bunlardan sonra bir karara varmış olabilirsiniz. Çağdaş yaşam tarzı, hayatımızı oldukça karmaşık hale getirerek sağlıklı yaşamamızı zorlaştırıyor. Bu nedenle yaşamımızı her yönü ile basitleştirmek akıllıca bir karar olabilir. İşte size bazı ipuçları:

1. Yatmadan 1-2 saat önce elektronik cihazlarınızı kapatın, yatak odanızı elektronik cihazlardan arındırılmış bir ortama dönüştürün.

2. Mobilya, giysi, tablo miktarını azaltarak yatak odanızı sadeleştirin ve mümkün olduğunca düzenli tutmaya çalışın.

3. Masanızı, çalışma ortamınızı ve özellikle bilgisayarınızı düzenleyin.

4. Kısa tatiller yapın. Doğayla, kendinizle ve sevdiklerinizle bağlantı kurmaya çalışın.

5. Doğa yürüyüşleri, hatta sokak yürüyüşleri için zaman ayırmaya çalışın.

6. Tam ve gerçek gıdaları tüketin. İçindekiler listesi 5-6'dan fazla olan ve gıdadan çok kimyasal isimler içeren paketlenmiş ürünlerden kaçının.

“Mükemmelliğe, eklenecek bir şey kalmadığında değil, çıkarılacak bir şey kalmadığında erişilir.”

img
Bu web sitesi içeriği sadece bilgi verme amacı taşımaktadır. Web sitesi içeriğinin profesyonel tanı ve tedavi yerine kullanılması tavsiye edilmemektedir.